3 Mayıs 2012 Perşembe

Hasan Tahsin


Hasan Tahsin
Hasan Tahsin
Hasan Tahsin
DoğumOsman Nevres
1888
SelanikOsmanlı İmparatorluğu
Ölüm15 Mayıs 1919 (31 yaşında)
İzmirOsmanlı İmparatorluğu
SoySabetaycılık[1][2][3][4][5][6][7]
VatandaşlıkOsmanlı İmparatorluğu
Alma materSorbonne Üniversitesi
Aktif yıllar1914 - 1919
OrganizasyonTeşkilat-ı Mahsusa
MeslekYazarGazeteci
Siyasi hareketiTürkçülük[8]
Hasan Tahsin ya da gerçek adıyla Osman Nevres (1881 Selanik - 15 Mayıs 1919 İzmir), 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu'ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan ulusal sembol kişi, yazargazeteci.

Konu başlıkları

  [gizle

Biyografi [değiştir]

Eğitimi [değiştir]

Babasının adı Recep'tir. Tahsin, ilköğretimine Selanik'te bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün de eğitim aldığı Şemsi Efendi Okulu'nda başlamış, daha sonra Selanik Feyziye Mektebi'ni bitirmiştir. Bu okulun ardından İttihat ve Terakki tarafından burslu olarak[9] Paris Sorbonne Üniversitesi'nde siyasal bilimler öğrenimi görmüştür. Burada Monj sokağı 51 numaralı apartmanın bir dairesinde daha sonra Emekli Tümgeneral olan Mazlum Boysan ile birlikte kalmıştır.[9]Öğrenim gördüğü esnada Trablusgarp'ı işgal eden İtalya'yı protesto etmek için Mısır'lı öğrenci lideri Şeyh Dayef ile birlikte mitingler düzenlemiştir.[9]

Bükreş [değiştir]

Tahsin, Paris'te İttihat ve Terakki Fırkası'nda ve Teşkilat-ı Mahsusa'da[10] görev almıştır. İstanbul'a döndükten sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz istihbarat teşkilatı adına çalışan Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirilmiştir.
Buxton kardeşlere Bükreş'te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin 10 yıla mahkum edildi, 1916'da Almanya'nın Balkanlara girmesi nedeniyle Romanya'dan salıverilmiş ve İstanbul'a dönmüştür.[11]

Adını değiştirmesi ve İzmir [değiştir]

Yurda döndükten Verem tedavisi için İsviçre'ye gitmek zorunda kalınca, tanınmamak için pasaportuna Hasan Tahsin'i yazdırdı ve daha sonra hep bu adı kullandı. Hasan Tahsin adı, ""Silah" gazetesini çıkartan ve bu nedenle "Silahçı hasan tahsin" olarak bilinen eski bir bahriye yüzbaşısının adıydı veya Hasan Tahsin Teşkilat-ı Mahsusa'nın silahşörü olarak biliniyordu.
Aydoğan Yavaşlı tarafından kaleme alınan "İzmir'li Çocuk. Ben Hasan Tahsin" isimli kitapta ise bu olay şöyle anlatılmaktadır; 1914 yılı başları, Osman Nevres İstanbul’a döner. Hacı Adil Bey bir gün onu çağırır. Şişli’de bir apartman dairesinde görüşürler. Eşref Bey, Hacı Adil Bey ve Osman Nevres kalır odada, ötekiler dışarı çıkar. Eşref Bey Teşkilat-ı Mahsusa’nın reisi olarak tanıştırılır. Teşkilat-ı Mahsusa ile tanışması böyle olur. Osman Nevres, Hasan Tahsin adını Teşkilat-ı Mahsusa’ya girmesiyle alır. Çünkü yeni bir kimlik ancak bir takım çalışmalar yapacağı söylenir. «Adınız Hasan Tahsin. Bükreş’e gideceksiniz ve… Balkan ülkelerini bize karşı kışkırtan bu iki belayı bir biçimde zararsız hale getireceksiniz.»[12]
1918'de İzmir'e yerleşerek "Hatıra" isimli bir şirket kurar[13] ve Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti'nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları)[14] gazetesini yayımlamaya başlar. Gazetedeki yazılarında ise "Vatanperver Hasan Tahsin" lakabını kullanıyordu. Tahsin, yazdığı yazılarla Türkiye'de kadın haklarının savunuculuğunu yapan "İlk erkek"tir.[13] Ayrıca Tahsin, İzmir'e geldiği yıl Sudiye hanımla gizlice evlenmiş, bu evlilikten Mehmet Kemal isimli bir oğulları olmuştur.

İlk kurşun [değiştir]

İzmir'i Yunan'lılara teslim etmek istemeyenlerin kurduğu "Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi" isimli bir dernek kurmuşlardı. 14 Mayıs'ı 15 Mayıs'a bağlayan gece binlerce İzmir'li eski musevi mezarlığında (Maşatlık meydanı) toplanmıştı. Bu esnada İngilizFransızAmerikanİtalyan ve Yunan zırhlıları İzmir Körfezi'nde bulunuyordu. Bu esnada kalabalığa hitap eden önemli bir isim, o zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa'ydı. Belediye Başkanının yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer önemli isim ise Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Hasan Tahsin'di. Halkı direnmeye çağırıyorlardı.
Tahsin, konuşmasında Paris Barış Konferansı kararlarını sert bir dille eleştiriyor, gazetede yazdığı gibi "Burayı Yunan'a vermeyeceğiz, Vermek isteyen kuvvetle paylaşacak kozumuz var" diyordu. Bu geceye yakın akşam üzeri Moralızade Halit Bey, Mustafa Necati ve Ragıp Nurettin'in bir grup vatansever ile birlikte hazırladığı, "Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi" tarafından dağıtılan bildiride[15];
...Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanındadır. Oraya yüzbinlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerler, yüzbinlerle Maşatlık'a koş. Ve Milli Kurul'un buyruğuna uy..
yazıyordu.[9] 15 Mayıs 1919 sabahı saat yedibuçuk sıralarında Hasan Tahsin Konak Meydanı'nda koyu renkli takım elbisesi ile Kordonboyu'nda bekliyordu. Önce Yunan gemilerinden Patris ve Atronitos isimli gemiler Pasaport'a yanaştı ve bir grup Yunan Efzon Alayı saat 08.55 sıralarında askeri gemiden inerek karaya çıktı. Temistokles gemisi ise 5 nci Piyade Alayını Punta iskelesine çıkardı. Bunlar Punta’dan ilerleyerek Kadifekale’yi işgal edeceklerdi. Bu esnada onbinlerce yerli Rum ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu'nu kaplamışlardı. İzmir'li Rum'lar işgal haberini 13 Mayıs Salı günü öğleden sonra Aya Fotini Kilisesi'nde Mavrudis tarafından okunan Venizelos'un beyannamesiyle öğrenmişlerdi.[16]Kalabalık inen Yunan askerlerine alkış tutuyordu. Gelen askeri tabur, İzmir Metropoliti Hristostomos tarafından takdis edildi. Metropolit Yunan bayrağını öptü ve bu esnada ağladığı görülüyordu. İlk Yunan taburu daha sonra buradan yaya olarak Hükumet konağı, kışla, kokaryalı istikametinden Karantina'ya doğru yürüyüşe geçti.
Yürüyüş kolunun baş tarafı, kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti. Tahsin'in sesli bir şekilde "Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler" diye söylendiği duyulmuştur. Tahsin daha sonra yanında bulunan rövolver ile düşmana ilk ateşi açtı. Tahsin ilk anda isimleri Basile Delaris ve Jorj Papakostos olan iki Efzon askerini öldürmüştü veya bazı anlatımlara göre ise Tahsin sadece Yunan Efzun Alayı'nın bayraktarını öldürdüğü belirtilmekte ve bu görüş daha fazla kabul görmektedir.[17][18] Tahsin tabancasındaki tüm fişekleri düşman askerine karşı ateşlemişti. Böyle bir direniş beklemeyen Yunan Alayı şaşırmıştı. Daha sonra ise yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan Alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, Kordonboyu'nda kalabalığın önünde henüz 31 yaşında yaşama veda etti.[19][9] Hasan Tahsin'in cesedi ise İzmir Saat Kulesi'nin altında bulunmuştur.[15]
Hasan Tahsin'in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yerlere de örnek teşkil etti. Aydın ve Balıkesir'de işgale karşı direniş baş gösterdi. Çerkez Ethem Yunan işgaline karşı efeleri toparladığı gün Demirci Efe ayağa kalkarak; "Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!" demiştir.[20]

Günümüzde [değiştir]

Bazı görüş ve bilgiler [değiştir]

İbrani olduğu hakkında [değiştir]

Sosyalist yazar Yalçın Küçük 2006 yılında yayımladığı "Gizli Tarih"[21]isimli kitabında, Hasan Tahsin'in İzmir'de ilk kurşunu sıkmadığını, bir kavmin kurşun sıkmak için Hasan Tahsin'i beklemeyeceğini yazmıştır. Ayrıca Küçük, Hasan Tahsin'in mezarının İstanbul ilinde sabetayistlerin mezarlığı olan Bülbül deresinde bulunduğunu, Hasan Tahsin'in İbrani olduğunu[22][23]Kazım Karabekir Paşa'nın evrakının buna yeterli delil olduğunu belirtmiştir.[23] Küçük bu iddialarını, 2005 yılında yayımlanan İsyan 1 isimli kitabında da yinelemektedir.[24]

Tetikçiliği ve İlk Kurşun hakkında [değiştir]

Araştırmacı, yazar Mustafa Armağan ise, sunumunu yaptığı Tarih Aynası isimli programında; Hasan Tahsin'in Bükreş'te İttihat ve Terakki Fırkası adına işlediği suikast üzerinde durarak, Tahsin'in hali hazırda bir suikastçi ve tetikçi olduğu üzerinde ağırlıkla durmaktadır. Ayrıca Tahsin'in planını işgale karşı direniş gösteren cemiyetlerin istemediği bir şekilde yaptığını, cemiyetlerin ilk kurşunu işgal askerlerinin sıkacağını öngördüğünü ve istediğini, bunun da direnişi daha da güçlendireceğini belirtmesine rağmen kızkardeşi Melek'i koruyarak, İzmir halkını katliama uğrattığını belirtmektedir. Armağan'a göre Tahsin, bir işadamının çıkarttığı gazetedeki yazılarında ilk başlarda Mondros Ateşkes Anlaşması'nı tasvip eden ve onaylayan, uzlaşmacı türde yazılar yazdığını, ancak Yunan işgaline yakın, bu tavrının değiştiğini ve halkı neredeyse galeyana getirecek tarzda ağır yazılar yazdığını, işgalden bir gün önce Hasan Tahsin'in zengin bir kişi olan Moralızade Halit Beyin[15] yazıhanesine gittiğini, ondan borç para istediğini, Hasan Tahsin'deki şüpheli durumu sezen Halit Bey'in durumu anladığını ve Hasan Tahsin'in üzerinde bulunan silahı alarak çekmecesine koyduğunu, Hasan Tahsin'e ilk kurşunu kendilerinin sıkmayacağını söyledikten sonra para verip eve gönderdiğini belirtmektedir. Ertesi gün yani işgal günü, Hasan Tahsin'in kızkardeşini evden çıkmaması yönünde uyardığını, evden çıktıktan sonra matbaadaki çıraklardan Albert isimli Yahudi bir çocukla kız kardeşine bir not gönderdiğini, bu notta evden asla çıkmamasını, kendisi gelinceye kadar beklemesini, şayet kendisi gelmez ise Mr. Van Der Zee (Henrick, İsveç fahri konsolosu, İstanbul ve İzmir'de bulunan deniz nakliyat şirketi sahibi) isimli şahsın gelerek kendisini alacağını belirtmektedir.[25][26]

İlk Kurşun Balıkesir'de atıldı [değiştir]

Türk Milli Mücadelesinde bugüne kadar İlk Kurşun'un kim tarafından atıldığına dair çeşitli tezler ortaya atılmıştır. Bunlardan birisi 18 Mayıs 1919 tarihinde Balıkesir Alaca mescid'de İzmir'in işgalini protesto amaçlı toplanan bir grubun ilk silahlı mücadeleyi başlattıkları yönündedir.[27]

İlk Kurşun Hatay Dörtyol'da atıldı [değiştir]

Bir diğeri ise; araştırmacı ve yazar olan Kadir Aslan'ın[28] yaptığı araştırma doğrultusunda, Mehmet Çavuş olarak bilinen ve daha sonradan Kara soyadını alan Mehmet Kara'nın, 19 Aralık 1918 tarihindeFransızların Dörtyol'u işgal etmesinin ardından iki Ermeni ile kavga ettiği, bunun üzerine Mehmet Çavuş'u arayan ve köyüne gelen Fransız askerlerine karşı Mehmet Kara'nın silahıyla ilk ateşi açtığı ve vur emri vermesi ile 15 Fransız askerinin öldürüldüğüne dairdir. Kadir Aslan yaptığı araştırmayı Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı'na da gönderdiğini ve olayın canlı şahitleri ile birebir görüşerek kayıt altına aldığını da belirtmektedir. Genelkurmay Başkanlığı'nda Mehmet Kara'nın olayı ile ilgili bilgiler bulunduğu,[29] ancak ilk kurşunu Mehmet Kara'nın sıktığına dair herhangi bir bilgi gelmediği belirtilmektedir.[27] Bu araştırma doğrultusunda Hatay ili Dörtyol ilçesinde 1993 yılında yapılarak açılan "İlk Kurşun Anıtı" isimli bir anıt bulunmakta[30] ve ilçede İlk Kurşun isimli bir İlköğretim okulu eğitim öğretim faaliyetine devam etmektedir.[31]

Yılmaz Güney tarafından yapılacak olan film [değiştir]

Şair, yazar ve gazeteci olan Sunay Akın, sinema oyuncusu, senarist ve yönetmen olan Yılmaz Güney'in Hasan Tahsin'in yaşamını sinemaya aktarmak istediğini ve bunun Güney'in en büyük düşü olduğunu, gazeteci ve yazar olan Yaşar Aksoy'un ağzından aktarmıştır. Ayrıca yaptığı araştırmada, Hasan Tahsin ile ilgili o yıllarda film için yapılan tüm araştırmaların ilgisizlik yüzünden heba olup gittiğini belirtmiştir.[32]

Okullar ve diğer eserler [değiştir]

Okullar [değiştir]

  • Şehit Gazeteci Hasan Tahsin İlköğretim Okulu , İzmir - Karabağlar - Yeşilyurt semti Refet Bele Mahallesi[33]
  • İlk Kurşun İlköğretim Okulu, İzmir - Karabağlar - Yeni Çamlık semti Barış Mahallesi[34]

Adına verilen ödül [değiştir]

Hasan Tahsin adına, İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl "Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Gazetecilik ve Gazetecilik Teşvik Yarışması" düzenlenmektedir. Yarışma Türkiye'de basın-yayın organlarının düzenlediği yarışmaların en eskisi olma özelliğini taşımaktadır.[35][36]

Anıt heykel ve mezarı [değiştir]

İzmir ili Konak ilçesinde aynı zamanda İzmir Saat Kulesi'nin de bulunduğu Konak Meydanı'nda, meydanın kuzey bölümünde İzmir Büyükşehir Belediye Binasının güneyinde kalan alanda 1973 yılında[37]yapılan Hasan Tahsin İlk Kurşun heykeli ve anıtı bulunmaktadır. Ölümünün yıldönümü olan 15 Mayıs tarihlerinde ve zaman zaman, bazı sivil toplum kuruluşlarınca anıtın önü çelenk konularak, Hasan Tahsin anılmaktadır.[38]
Ayrıca yazar Yaşar Aksoy'un bir ara başkanlığını yürüttüğü "Hasan Tahsin'i Yaşatma Derneği" isimli bir dernek te bulunmaktadır.[39]
Hasan Tahsin'in kesin olmayan bilgilere göre, cenazesi, ailesi tarafından Harmandalı'da bir yakınlarının çiftliğine gömüldü ve gıyabi mezarı İstanbul'da yapıldı.[40]

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Macys Printable Coupons